KİTAPSEVERLER, KAFKA SEVERLER

Bütün kaza haberleri gibi, uçak kazaları da hepimizi korkuya ve üzüntüye sevk eder. 2018 yılının ikinci haftasında Trabzon’da meydana gelen uçak kazasında, Pegasus Hava Yolları’nın ‘Zeynep’ (Şirket, çok anlamlı bir hareketle uçaklarına çalışanların kız çocuklarının adını veriyor) adlı uçağı, pist dışına savrula- rak eğimli arazide denize 25 metre kala durabilmişti.

Kazanın neden meydana geldiği az çok belliydi ama yine de kara kutu açılıp da gerçek neden ortaya çıkana kadar yorum yapmak doğru olmasa da herkes bu konuda bir şeyler söylemişti. Ta ki kaza kırımla ilgili kesin rapor yayınlanana kadar. Fakat şimdi bizim konumuz bu değil…

Bu kaza çok ilginç, çok şaşırtıcı ve de çok da hoşuma giden bir başka olayın ortaya çıkmasına neden olmuştu.

Rahmetli Erdal İnönü’nün deyimi ile “Gerçeklerin er veya geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır” sözünü de doğrularcasına.

Trabzon’un okur-yazarı en fazla olan ilçelerinden olan Maçka’da yetişen ve eli gerçekten iyi kalem tutan Turhan Eyüboğlu, emekli olup bir kenarda yan gelip oturanlardan değil.

O yıllarda yazdığı  “VATAN Saklı Maçka” adlı kitabının imza gününde, etkinliğin yapıldığı otelin Genel Müdürü Serkan Bey, onu bir kenara çekerek, “Gel, seni birileriyle tanıştırayım. Sana çok ilginç bir olay anlatacaklar” der. 

Serkan Bey’in Turhan Eyüboğlu’na tanıştırdığı bu kişiler, Trabzon Havalimanı’nda meydana gelen o uçak kazasının soruşturması için gelen sigorta şirketinin mensuplarıydı. 

Turhan Bey’in okuyucularına kitabını imzaladığını görünce, şahit oldukları bir olayın ilgisini çekebileceğini düşünerek konuyu paylaşmak ihtiyacı hissederler.

Trabzon Havalimanı’nda kaza-kırım geçiren yolcu uçağı bir operasyonla orada uygun bir yere çekilir. Bagajdaki bavulları, kabin içindeki baş üstü dolaplarındaki çantaları ve diğer eşyaları noter, polis ve sigortacı olarak kendilerinin gözetiminde sahiplerine teslim edilme işlemlerine başlarlar. 

Uçakta, mürettebatın dışında 162 yolcu olduğu ve bu yolcuların çoğunluğunun da Trabzonlu veya Trabzon’a seyahat amacıyla gelen farklı şehirlerden insanlar olduğu görülür.  Uçakta ayrıca Rize’den ve bazı ilçelerinden de yolcuların yanı sıra, iki yolcunun da Artvinli olduğu saptanır.

Uçaktaki bu yolcuların yaşı ve cinsiyeti kayıtlarda vardır ama ne iş yaptıklarını ve öğrenim durumlarını kimse ne yazık ki hiç bir zaman öğrenemedi.

Örneğin, hepsinin öğrenci olamayacağı gibi içlerinde bazılarının da okur yazar bile olamayacağı da ihtimal dahilindedir.

Görevliler baş üstü dolaplarındaki çanta ve eşyaları teslim ederken çok şaşırtıcı ve ilginç bir durumla karşı karşıya kalırlar.

162 yolcunun, 120’sinin el bagajlarında veya çantalarında kitap bulunmaktaydı.

Ve bu kitaplardan 16’sı, Prag doğumlu ünlü romancı Franz Kafka’ya aitti. Görevliler, adını Çekya (Eski Çekoslavakya) diye değiştiren bu ülkede, 1883’te dünyaya gelip, Almanya’da yaşayan Yahudi asıllı bu romancının Trabzon’a giden bir uçaktaki yolcular tarafından okunmasına da yine aynı uçakta 120 yolcunun yanında kitap bulunmasına da çok şaşırdıklarını söylerler.

Bu duruma, bir Trabzonlu olarak ben de çok şaşırmış ve de doğrusu inanamamıştım. Her ne kadar Trabzonspor’un eski oyuncusu ve başkanlarından, önceki bakanlardan Faruk Nafiz Özak’ın “Kilometrekareye en fazla ressam düşen şehir” diye haklı övüncüne karşı ben, “Hemşehrilerim çok kitap okur” gibi bir söze biraz temkinli yaklaşmaktayım.

O zaman, bu olayın gerçek olup olmadığını bulup çıkarmak ve gerçekse birilerinin de hakkını teslim etmek gerekir diye düşünmüştüm. 

Doğrusu ben bu konuyu Facebook’ta www.BagimsizHavacilar.com adlı sitede görmüş ve çok ilgimi çekmişti. Onlar da konuyu Trabzon’da yayınlanan Kuzey Ekspres Gazetesi yazarlarından Turhan Eyüboğlu’nun yazısından aldıklarını bana söylemişlerdi. Önce, gazetenin kurucusu ve sahibi olan arkadaşım Hasan Kurt’u arayarak, “Bu uçaktaki yolcuların bavullarında bu kadar çok kitap olmasını sen normal görüyor musun” diye sormuştum. Olurla, olmaz arası bir çekimser ifadeyle vedalaşıp, ardından yazının sahibi Turhan Eyüboğlu’nu arayıp bulmuştum. O da “Ben gözlerimle görmedim. Orada görevli olan sigortacı arkadaşlara inanıp, yazdım” demişti.

Ben, o zaman yazıyı sosyal medyada hesaplarıma koyunca birçok beğeni gelmişti. Fakat olayı doğrulayan önemli bir mesajı Linkedin hesabımdan, Pegasus Havayolları Genel Müdür Yardımcısı değerli arkadaşım Boğaç Uğurluteğin vererek şöyle yazmıştı; “Teyid ediyorum, bizzat şahit oldum.
Hem çok şaşırdım, hem de çok mutlu oldum”.
Bu sözler benim için senet gibiydi. 

Artık kesin olarak diyebilirim ki Trabzon uçağındaki Doğu Karadenizli yolcuların 120’sı kitapsever, 16’sı da Kafkaseverdi.

Konuya ilgi duyup sosyal medyadan bana yazan Uluslararası Havacılık hukuku uzmanı Yaşar Öztürk ağabeyim (ki kendisi Trabzon Lisesi mezunudur) “Kitapseverlere ve okuma yönünden bazılarının iddiasının aksinin çıkması yönünden güzel bir haber” diyordu. Ancak yolcuların eşyasının açılıp, tespit yapılmasının yasal olmadığını söylerken haklıydı, ancak yolcuların tespit anında orada olduğu bilgisini ben yazmayı ihmal etmiştim.

Tekrar konumuza dönersek, yolcuların hepsi öğrenci veya grup tur yolcusu olsa ve tatile gidiyor olsalar yanlarında birer ikişer kitap bulundurmaları çok normal. Kafka’nın romanlarının bulunması da. Biz bu uçaktaki yolcuların demografik ve kültürel özelliklerini bilmiyoruz. Bunu bilmek bu gerçeği değiştirmez. Ama bu üzerinde derin araştırma yapılabilecek önemli bir konudur.

Bir uçak kazasına sevinmek mümkün değil ama ülkem adına, milletim adına ve de Trabzonlular, Rizeliler, Artvinliler velhasılıkelam tüm Karadenizliler adına bu kaza bir gerçeği ortaya çıkardığı için mutlu oldum dersem lütfen hoş görün ve bana kızmayın sakın. 

Kitapların yakıldığı, toplatıldığı, suç unsuru olduğu için saklandığı dönemleri yaşayan bir neslin evlatlarının bu kadar kitapsever olması doğrusu umutlarımızı yeşertiyor.

Kitap ve okumaya uzak olduğunu asla düşünmediğim Karadeniz halkının yetiştirdiği aydınlarla, ülke yönetiminde söz sahibi olmasını ve de bilimde, sanatta kültürde seçkin isimler yetiştirdiğini görmek bu olayla doğrudan bağlantılıdır ve de örtüşmektedir.


İslam ilk emrinde “Oku” diyorsa, bizler uçakta da, otobüste de, kütüphanede de tabii bu arada değerli dostum Bahaettin Kabahasanoğlu Hocamızın hayata geçirdiği ŞANA TAKA Kütüphanesi’nde de fırsat bulduğumuz her yerde, her zaman, her halükârda kitap okumalıyız. Tıpkı, Pegasus uçağındaki kazazede yolcular gibi. 

İyi okumalar Türkiye’m…