Bizim Bir Hayalimiz Vardı

Trabzonspor marka değeri güçlü, halk desteği yüksek bir takımdır. Ayrıca büyük sermaye gruplarının
yönettiği İstanbul takımlarının futbol ligleri üzerindeki hegemonyasını yıkmış, devrimci bir kulüptür. Bu
özelliğini tamamen öz gücüne dayanarak Trabzon sokaklarında, mahalle aralarında yetişmiş yoksul halk
çocuklarıyla elde etmiştir.

 

Bu gençlerin başarısı Trabzon ile Anadolu halkının önemli çoğunluğunu Trabzonspor etrafında birleştirmiş,
siyaset üstü bir kimliğe ve karaktere kavuşturmuştur.

 

Ne yazık ki 80’li yılların ortasından itibaren Trabzonspor bu kimliğini kaybetmiş, serbest piyasa-kapitalizm
ve siyasetin yozlaşmış kültürüne teslim olmuştur. Uzun yıllar içerisinde borçlanmaya, ranta dayalı
transfer politikaları ve siyasetçilerin kendilerini Trabzonspor üzerinden var etme çabaları ise yıkıma neden
olmuştur.

 

Oysa Trabzonspor Süper Lig’deki ikinci yılında, Şampiyonlar Ligi’ndeki daha ilk yılında (1976) tarihi
Liverpool galibiyeti ile tüm dünyada büyük yankı uyandırmış, İngilizlere büyük bir şok yaşatmıştı.
İngilizler bu mağlubiyeti kabullenemeyip, Trabzonspor’u araştırmaya başladılar. Daily News gazetesinin
yaptığı araştırma sonucunda ise Trabzonspor’un bu büyük futbol devrimini tamamen kendi mahalle
ve sokaklarında futbol oynayan gençlerden sağladığını öğrenirler. Ve ““bu bizim en büyük hayalimizdi
bunu biz bile başaramadık”
 diyerek, önünde saygıyla eğilirler, büyük bir futbol devrimini Trabzonspor’un
gerçekleştirdiğini tüm dünyaya ilan ederler.

 

Ama nedense!? ilerleyen yıllarda, bu doğru sistemden vazgeçilerek ihtiyaçlar(!) astronomik ücretlerle
dışarıdan karşılanmaya başlandı.

 

O SENE BU SENE

 

38 yıldır düşe kalka bugünlere geldik.
Yıllarca haksızlıklara uğradık ama yılmadık, yıkılmadık.

 

1984-2022 arasında özlenen bir sevdanın ateşi ile yanıp tutuşan, haksızlıklara uğrayan...
1995-96, 2004-05, 2010-11, 2019-20 sezonlarında şampiyonlukları gasp edilen bir şehir ve taraftarın
unutulmayacak hikayesidir bu 38 yıl. Hele ki bunların içinde bir 2010-2011 sezonu var ki ne siz sorun ne
de ben anlatayım.

 

Fenerbahçe Futbol Kulübü şike yaptığı gerçeğiyle UEFA tarafından Şampiyonlar Ligi’nden men edilir ve
Trabzonspor ise hak ettiği Şampiyonlar Ligi’ne katılır. Lakin Türkiye Ligi şampiyonluğu kupamız nedense
bir türlü verilmez!?

 

Ve o kupa halen Fenerbahçe Kulübü’nde emanet olarak duruyor. Neden?
Ama hak yerini bulacak ve o kupa bir gün tarihi bir törenle Trabzonspor müzesine mutlaka gelecek.
Kısaca; 38 yıldır “o sene bu sene” diye diye,, o sene bu seneoldu ve sonunda şampiyon olduk.

 

1984 yılında doğan bir bebek bugün 38 yaşında ve bizim yaşadığımız şampiyonlukları, yaşattığımız
coşkuyu sadece tarih sayfalarından okuyor. Tarihi başarıları okumak insanlarda büyük bir haz duygusu
yaratsa da esas olan tarihin bir parçası olmaktır. Bugün o da oldu. Tarihe tanıklık edecekler.

 

Şampiyonluk ve kupalara olan sevdamız nasıl bir hasrete dönüşmüş ki trafik ışıklarına bile“o sene bu
sene”
diye yazdık.

 

Ahmed ARİF’in“Bir de kuşlar var hakim bey, her şeyin başı onlar. Onlar özgürlüğü koyuyor insanların
kafasına”
dediği gibi...

 

“Bir de trafik lambaları var Trabzon’da dostlar, -o sene bu sene- diye yazan. Onlar şampiyonluğu koyuyor
Trabzonsporluların kafasına...

 

Ve 38 yıllık bir hasretin bittiğini müjdeliyor insanlara.


Karadeniz insanının nüktedan yapısı ve parlak zekasının tezahürü...


Tabii ki bu muhteşem buluşa imza koyan düşünceye kentimiz adına sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.


Sayelerinde trafik ışıkları her yandığında Trabzon halkı ve Trabzonspor olarak büyük mutluluklar yaşadık.

 

Maradonalı Napoli İtalya’da şampiyon olduğunda (1986-87) taraftarlar mezarlığın duvarına “neler
kaçırdığınızın farkında mısınız?” 
 diye yazdılar.

Mutluluk ve başarıyı paylaşmak böyle bir şey! Saf ve temiz.

Nazım HİKMET “Saman Sarısı” adlı şiirinde yakın dostu Abidin DİNO’ya  sorar. “Sen, mutluluğun resmini
yapabilir misin Abidin?” 
Abidin DİNO belki mutluluğun resmini yapamadı ama bugünleri yaşamış olsaydı
Trabzon’da mutluluğun resmini yapacak muhteşem bir atmosfer bulacaktı.