Sabırlar İş Merkezi B Blok Kat:1/4 / Yomra - TRABZON
Sabırlar İş Merkezi B Blok Kat:1/4 / Yomra - TRABZON
DOST İKEN DÜŞMAN OLDUĞUMUZ KARADENİZ
Avrupa ile Asya arasında fiziki, ekolojik, ekonomik ve kültürel köprü görevi gören, Anadolu’yu kuzeyden saran, sarmalayan, koruyan ve insanlara besin sağlayan, ancak hırçınlığı ve bilinmezliği ile “Kara” adıyla anılan denizdir Karadeniz.
Karadeniz, Antik çağdan günümüze derin ve karanlık suları, hırçın ve kararsız dalgaları, beklenmeyen şiddetli fırtınaları ile insanların keşfetmekte, anlamakta zorlandığı bir denizdir. İnsanlık, var olduğu günden bugüne, yaşamak için her zaman suya yakın, bol besin temin edilebilen kıyı alanlarını tercih etmiştir.
8-12.000 yıl önce son bulan Pleistosen, Holosen buzul çağı geçiş döneminde bir tatlı su gölü iken bugün yaşadığımızdan farklı, doğal olarak gerçekleşen küresel ısınma döneminde, eriyen buzullar deniz-okyanus seviyesinin yükselmesine neden olmuştur. Yükselen okyanus sularının Akdeniz’e ve Akdeniz sularının Çanakkale Boğazı’ndan Marmara’ya ve İstanbul Boğazı’nı aşarak Karadeniz’e akması neticesi, bildiğimiz, kıyısında yaşadığımız acı su kaplı Karadeniz’imiz meydana gelmiştir.
90-150 m yükselen göl, deniz suları, göl kıyılarında bulunan antik çağ yaşam alanlarını hızla kaplayarak insanların daha yükseklere, dağlara doğru çıkarak kendilerine yeni yerleşim yerleri bulmalarına neden olmuştur. Avcı toplayıcı olan, karada memeli, kuş vd. hayvanları, akarsu ve denizde balıkları avlayarak yaşayan bu insanlara dair izler, son yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında tespit edilmektedir.
KTÜ Arkeoloji Bölümü tarafından yapılan yüzey araştırmalarında, Trabzon merkezde 5 - 6.000 yıllık bakır mızrak, Düzköy ve Tonya’da 13 - 40.000 yıllık yontma taş aletler tespit edilmiştir. Bu bulgular bize, tarihte Kara, “insan sevmez - Pontos Aexeinos” diye adlandırılan ve 14.Yüzyıl Osmanlı denizciliği ile birlikte Bahri Siyah ya da Kara Deniz olarak adlandırılan Karadeniz’in, binlerce yıldır insanlara barınak, besin sağlayan, her zaman insan seven bir deniz ve bölge olduğunu gösterir.
Karadeniz, sahip olduğu zengin balık ve meyve çeşitleri, ormanlar ve maden yatakları ile antik çağdan günümüze çok sayıda insan topluluğuna, millete geçici ve kalıcı ev sahipliği yapmıştır.
Arkeolojik yüzey araştırmaları ve kazılar, M.Ö. 750’de Yunanlıların, bölgenin doğal zenginliklerinden yararlanmak için bölgeye göç ederek koloniler kurması ve yazılı kayıt tutmaları, bölgenin geçmişini anlamamıza yardımcı olmuştur.
Adı ‘kara’dır ancak, kendisine saygı gösteren, yol bilene, yordam bilene her zaman bağrını açmış, onlarca çeşit bol balık ve besin sunmuş, aslında çok cömert ve insan seven bir denizdir Karadeniz. Her ikisi de Pers-İran kökenli antik adlar olan Ahşene ve Pontos Aexeinos’tan Türkçe Karadeniz’e kadar onlarca farklı adla adlandırılan Karadeniz, tarihsel süreçte kıyılarında geçici ya da kalıcı olarak yaşamış her topluluk ve milleti kucaklamış, beslemiş, insanlara dost bir denizdi.
Karadeniz ile insanlarının birbirine saygısı ve dostluğu, ne yazık ki son yüzyılda bozuldu. İnsanlara güvenen, her şeyini paylaşan Karadeniz, sorumsuz ve saygısız, kendinden başka hiçbir şeyi umursamaz biz insanların müdahalesi ile kirlenmeye ve doğası tahrip olmaya başladı. İnsanların kentlerde, köylerde ve kırsal alanlarda ürettikleri tüm sıvı ve katı kirleticiler direkt kıyılardan ya da akarsulara atılarak Karade- niz’e boşaltılmaktadır. Karadeniz özellikle son 50 yılda Türkiye, Kafkaslar, Balkanlar ve Orta Avrupa ülkelerinin atık depolama alanına dönüştürülmüştür.
Yıl 2000 olduğunda Karadeniz’in Doğu Karadeniz kıyılarının tamamı için ölüm fermanı verilerek Samsun-Hopa Sahil Yolu inşa edilmeye başlandı. Bu, Karadeniz’e vurulan en son ve en büyük darbe oldu. Samsun-Hopa arasındaki 575 km uzunluğa sahip doğal kıyının ekolojik, sosyal ve kültürel açıdan en değerli alanları olan doğal kumsal ve sığ su alanlarının olduğu 442 km’si kaya dolgu yapılarak sahil yolu inşa edildi.
Trabzon 119 km kıyısının %86’sını kaybetti.
800 bini aşan halkı ve 1.5milyonu bulan turistlerin yüzme için kullanabileceği sadece 7500 metre kumsal kalmıştır.
Karadeniz kıyı ekosistemlerine büyük ve geri dönülemez bir darbe vuruldu. Sadece ekolojik yıkım mı yaşandı Karadeniz’de elbette hayır. Karadeniz, bölge insanının kimliği ve karakterinin belirleyicisidir aynı zamanda. Yok edilen kıyılar, kirletilen deniz, Trabzon başta olmak üzere Doğu Karadeniz insanını denizden kopararak denizle insanları birbirini tanımayan iki yabancı haline getirmiştir.
Kirletilen, kıyıları yok edilen deniz, insanlığa küstürülmüştür. Küsen deniz kendisine boşaltılan kimyasalları, katı atıkları içinde yaşayan ve insanlara besin olan balıklara ve diğer deniz ürünleri bünyesinde bize geri veriyor ve verecek.
Biz insanlar, yok ettiğimiz, kirlettiğimiz denizin gelecek nesillerimizin yaşama alanı, balık ve diğer besinlerimizin kaynağı, insanlığın geleceği olduğunu fark ettiğimizde ne yazık ki çok geç olacak… İnsanların elinde “bahtı kara deniz” olan, deniz değil kendi geleceğimizdir.