Sabırlar İş Merkezi B Blok Kat:1/4 / Yomra - TRABZON
Sabırlar İş Merkezi B Blok Kat:1/4 / Yomra - TRABZON
1940’LI YILLARDA ÇAYKARA HOPŞERA KÖYÜNDE BİR GELİN GİYSİSİ
Çaykara ilçe merkezine 2 km uzaklıkta, dağlık ve engebeli arazi yapısına sahip köylerinden biri olan Hopşera, gelenek, görenekleri, giysileri, dokumaları ve mimarisi ile çok zengin bir kültürel birikime sahiptir.
Hopşera, 1681 tarihli Avarız haneler defterinde belirtilen 14 köyden biridir. 1876 tarihli Trabzon Vilayet Salnamesinde de ilçenin 25 köyünden biri Hopşera-i Sufla olarak geçmektedir. İlk yerleşenleri Türk boylarından Yerekapanlar olup, Sibirya’dan Artvin’e Artvin’den Rize’ye, Rize’den Soğanlı köyüne gelip yerleşmişlerdir. 1964 yılındaki düzenlemede köy Soğanlı adını almış, 2014 yılında çıkarılan 6360 sayılı Büyükşehir Yasası ile Trabzon’un bütün köyleri gibi Soğanlı Köyü de (Hopşera), tüzel kişiliğini kaybederek mahalle statüsü almıştır. Geçmişte bahçe tarımında ileri düzeyde ürün yetiştirilen köyde günümüzde az da olsa tarım ve hayvancılığa devam edilmektedir[1].
1. HOPŞERA KÖYÜ GELİN GİYSİSİ
Bir topluma kimlik kazandıran, onu diğerlerinden farklı kılan en önemli özelliklerin başında gelenekler gelmektedir. Gelenekler, uzun yıllar yaşamın içinde yer alarak toplumda kalıcı hale gelmiş, kuşaktan kuşağa aktarılarak kültürel zenginliğin bir parçası haline dönüşmüş[4], kültürel zenginliğin bir parçası olan giyim kuşam her yörede sosyal, kültürel, ekonomik ve teknolojik açıdan tarihi yaşanmışlıkları kuşaktan kuşağa aktarmaları nedeniyle bir belge niteliği taşımıştır[5].
Çaykara ilçesi Hopşera köyünde gelenek, görenekler ile şekillenmiş, kültürel zenginliğin bir parçası olmuş ve giyim kültürü içinde yer alıp, 1940’lı yıllarda giyilmiş gelin giysisi araştırılmıştır. Gelin giysisi başa giyilenler ve bedene giyilenler olarak iki başlık altında incelenmiş, yöreye özgü bu giyim kültürü gelecek kuşaklara aktarılmaya çalışılmıştır.
1.1. Hopşera Köyü Gelin Giysisinde Başa Giyilenler
1.1.1. Gelin Duvağı: Başa bağlananların en üstüne atılır. Kare şeklinde olup, Anadolu’da, Bursa yöresinde üretilen yerli ipeklerin, kök boyalar ile boyanmış ipliklerinden dokunmuş kefiye örtüsüdür. Bursa yöresinde erkeklerin, Ege Bölgesi’nde efelerin boyunlarına atarak kullandığı bu kare dokuma, Çaykara Hopşera köyünde “Gelin Duvağı” olarak kullanılmıştır. Yöredeki bir diğer adı “Altın Yazması” olup, bu duvağın dört köşesinden ikisi omuzlara, biri öne, diğeri arkaya gelecek şekilde gelinin başına atılır. Gelin erkek evine getirildiğinde kaynana tarafından “kapılık” olarak geline altın verilecek ise bu altınlar bir kurdeleye dikilmiş şekliyle gelinin başındaki duvağın üstüne bağlanır (Fotoğraf 7). Düğünde görevlendirilen bir kişi, orada olanların duyacağı şekilde, “kaynanadan bir beşibirlik, altı lira” gibi ifadelerle takılan altınların ne olduğu hakkında duyuru yapar. Kaynana tarafından gelinin duvağına bağlanan altınlar yazmaya dikilir ve bir dönem, bu şekilde gelinin başında sergilenir.
1.1.2.Has Peştemal: Altın yazmanın altına bağlanır. Çaykara yöresinde Has Peştamal olarak isimlendirilir. Kalemleri turuncu, leylak, mor ve kızıl renklerde olup, ipek iplikle dokunmuş, dikdörtgen bir örtüdür. Fildigoz peştamal, kara peştamal, üç kalem peştamal, beş kalem peştamal olarak isimlendirilen birkaç türü vardır. Gelin ağırlığında, erkek tarafınca alınır.
Ahmet Yıldırım Trabzon ili, Çaykara ilçesi, Hopşera köyünde dünyaya gelmiş, 2019 yılı itibarı ile Hopşera köyünde yaşamaktadır. Yöresel dokumalar ve yöresel giysilerden oluşan yaklaşık 10.000 adet üründen oluşan bir koleksiyona sahiptir. Fadime Hala tiplemesi ile televizyonda program yapmaktadır. 07/ 03/ 2019 tarihli söyleşi.
Yörede peştamal çizgilerine verilen isim.
1.1.3.Pullu Çömber: Has peştemalın altındadır. Başa atılarak kullanılır. Beyaz renk, pamuklu tülbetten yapılır. Kare formunda olup, kenarı pul oyalıdır. Bazen boncuk oyalı çömberler de kullanılmaktadır.
1.1.4.Tepelik: Pullu yazmanın altındadır. Özbekistan, Türkmenistan yöresinden gelen takıdır. Alın kısmına sarkan gümüş paralı bir tepeliktir.
1.1.5.Fes: Baş kısmında en altta olup, başa giydirilerek kullanılır. Genellikle bordo veya kırmızı renk tercih edilir.
Gelin giydirilirken en son baş giydirilmiş, fes başa geçirildikten sonra, üstüne gümüş paralı tepelik takılmış, üstüne pullu çömber atılmış, pullu çömber üstüne has peştamal ve en üste duvak olarak altın yazması atılarak gelin giydirme tamamlanmıştır.
1.2. Hopşera Köyü Gelin Giysisinde Bedene Giyilenler
Gelin kıyafetinde bedene giyilenler aksesuarları ile birlikte sekiz parçadan oluşmaktadır.
1.2.1. Dizluk (Don): Diz altı boyda olan don, kendir ipliğinden dokunmuş forotiko kumaştan yapılmıştır. Elde dikilmiş, bel ve diz kısmına uçkur takılmış, ten üzerine giyilmiştir. 40-45cm eninde dokunmuş forotiko kumaştan bir dizlik için 2.5m kullanılmıştır.
1.2.2. İçluk (Kömleg): Kendir ipliğinden dokunmuş forotiko kumaştan yapılmış, ten üzerine giyilmiştir. Kesiminde kumaş kaybı olmayan, kübik bir modeli vardır. Tezgah genişliğine göre 35- 40 cm ende dokunmuş kumaştan, dört en kullanılarak, elde dikilmiştir. Önü kopçalı, uzun kollu, atlet amaçlı kullanılan bir giysi olup, boyu diz hizasındadır. Önde, kopça dikilen açıklığın sağ ve solunda çeşitli işlemeler yapılmıştır.
1.2.3.Gelinlik Entare: Gelin ağırlığında alınmış ipek kumaştan dikilmiştir. Renk olarak pembe tonları tercih edilmiş, genellikle belden kesik, uzun kollu, kol ağzı manşetli veya lastikli, diz altı boyda, eteği pilili modelde dikilmiştir.
1.2.4. Oğluk(Peştamal): Trabzon’un batı kesiminde peştamal, Çaykara yöresinde dolaylık, önlük olarak isimlendirilen oğluk, ipek iplikle, kalem olarak isimlendirilen çizgili desende dokunmuştur. Erkek evi tarafından gelin ağırlığında alınmış, gelinlik entarenin üstünden bele bağlanarak kullanılmıştır. Oğluk, entare etek boyu görünmeyecek şekilde, katlanıp toplanmadan, uzun bir şekilde bele bağlanarak kullanılmıştır.
1.2.4. Oğluk(Peştamal): Trabzon’un batı kesiminde peştamal, Çaykara yöresinde dolaylık, önlük olarak isimlendirilen oğluk, ipek iplikle, kalem olarak isimlendirilen çizgili desende dokunmuştur. Erkek evi tarafından gelin ağırlığında alınmış, gelinlik entarenin üstünden bele bağlanarak kullanılmıştır. Oğluk, entare etek boyu görünmeyecek şekilde, katlanıp toplanmadan, uzun bir şekilde bele bağlanarak kullanılmıştır.
Gelin giysisinin önemli bir parçası olan kaytan, üzerine çeşitli nesneler bağlanarak kullanılmıştır. Gelin olacak kişinin kaytanına, gelin gittiği evde kendisine lazım olacak şeyi hemen alıp kullanmak üzere çengelli iğne, çakı, kese, sandık anahtarı ve yığneluk gibi bazı nesneler bağlanmış, kaytan bu nesneler ile bele sarılmıştır. Her gelinin kaytanında olmazsa olmaz bir diğer nesne kese olup, keseye yörede “sakul” denilmektedir. Kaytana bağlı kese yaklaşık 10 x 15cm boyutlarında ve forotiko kumaştan yapılmış, kenarı oyalandıktan sonra, ağız kısmına uçkur veya bağcık geçirilerek kaytana takılmıştır. İçinde kemik tarak, ayna ve cımbız mutlaka bulunmuş, ayrıca sandık anahtarı saklanmıştır. O yıllarda çanta bilinmediği için sakul, çanta yerine kullanılmıştır. Günümüzde üretimi olmayan bu kemik taraklar manda boynuzundan yapılmış ve tarama sırasında saçta elektriklenmeye yol açmamıştır. Acil bir şey olduğunda, bir sıkışma olduğunda, yayla yolunda hayvanların karşılaşabilecekleri olumsuzluklar karşısında ipi kesmek, her hangi bir yaraya müdahale etmek, yanında getirdiği bir meyvayı soyup yemek vs. için gelin kaytanında mutlaka çakı da bulunmuştur.
Gelin kaytanına takılan bir diğer nesne de yörede volonihtra adı verilen “yığneluk” olmuş, “yığneluk” içinde iki iğne bulundurulmuş, iğnelerden birine siyah, diğerine beyaz iplik takılmış, olmayanlar ayıplanmıştır.
Buna ait yörede söylenen bir atma türkü şöyledir.
“Peştemalun yipranmiş, Sen ne biçum karisun, Yiğneluğun da yoktur, Tamam deyil yarisun”
1.2.6. Lahori Kuşak: Erkeğin maddi durumuna göre ağırlıkta, ziynet eşyası olarak alınmıştır. Sınıf sınıf, kalite kalite farklı modelleri olan lahori kuşağın en değerlisi şal desenli ve ipek iplikle dokunmuş olanıdır[8]. Ayrıca İran’dan gelen Horasan kuşakları da gelin ağırlığında alınmıştır. Kare şeklinde, iki kenarı püsküllü, orijinal işlemeli lahori kuşak üçgen katlanmış, üçgenin 900’lik köşesi gelin giydirilirken arkaya gelecek şekilde, arkadan öne doğru, oğluğun üstünden, bele sarılarak kullanılmıştır.
1.2.7. Aynalı Kemer: Özbekistan veya Türkmenistan üzerinden getirilen aynalı kemerler, gelin kıyafetinde aksesuar olarak lahori kuşak üstüne takılmıştır.
Fotoğraf 8’de yer alan gelin kıyafeti Hopşera köyünde en son 1942 yılında Hanife Yıldırım tarafından giyilmiştir. Yukarı Hopşera Köyünde yaşayan Hanife Yıldırım gelin olduğunda erkek evine atla getirilmiş, oniki adet ceviz sandığa yerleştirilmiş çeyizi, altı at ile taşınmıştır. Sandıklar felemitli olup, sandıklarda 10 kat Siirt battaniyesi, 240 donluk ham forotiko bezi, 18 adet işlemeli, püsküllü forotiko peşkir çeyiz olarak götürülmüştür. Erkek tarafı Hanife Yıldırım’a ziynet olarak iki tane birinci sınıf, şal desenli Lahori Kuşak, bir tane Horasan Kuşak, üç top kutni kumaş almıştır. Hanife Yıldırım’ın düğününde, erkek tarafı düğüncülerin giymesi için, özel olarak 20 çift bizorafa dikişli çarık yaptırmıştır. Bizorafa, çapraz dikiş olup, çarığın üst kısmına yapılmış, arkada dikiş ipi çekilerek çarık ayağa oturtulmuştur.
Hopşera köyü geleneklerine göre gelin erkek evine geldiğinde kaynana tarafından geline “kapılık” olarak isimlendirilen altın dışında, yine “kapılık” denilen hediye verilmiştir. Hanife Yıldırım’a kapılık olarak kaynanası tarafından manda yavrusu hediye edilmiş, Hanife Yıldırım manda yavrusunu iki yıl beslemiş ve sonrasında kurbana vermiştir.
1.2.8. Kudruf Yelek: Ağırlıkta alınan kutni kumaştan, önleri işlemeli ve iç kısmı astarlı olarak dikilmiş, gelinlik entare üstüne giyilmiştir. Fotoğraf 8’de yer alan gelin kıyafetindeki “kudruf yelek” Hanife Yıldırım’ın kendine ait olup, gelin olurken giymiştir. Köyde Zaimler olarak bilinen ailedeki bir kadın tarafından, 1940’lı yıllarda dikildiği belirtilmiştir.
Fotoğraf 8. Çaykara Hopşera Köyü Gelin Kıyafeti
Hopşera yöresinde gelinler “hemençe” adı verilen, dastar dokumadan yapılmış kol çantası kullanmış, hemençenin içine mutlaka çıra koyulmuş, gelin sabah kalktığında evin büyükleri için abdest suyu ısıtmak üzere bu çırayı yanında götürmüştür.
Ruhun Gemisi Şana Taka’nın ikinci sayısı, Moda köşesi için hazırladığım bu yazıda 1940’lı yıllardan sonra kullanılmayan, unutulmaya yüz tutmuş, müzelerde yer almayan Çaykara ilçesi, Hopşera köyü gelin giysisi tanıtılmaya çalışılmıştır. Gelecek sayılarda bu köşede yine Trabzon yöresinde giyim- kuşam üzerine yapılan araştırmalara yer verilerek giyim kültürü tanıtılmaya çalışılacaktır. Bir dönemin sosyal, kültürel, ekonomik özelliklerini yansıtan gelin giysisi veya yöre giyimi ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşmanın çok zor olduğu günümüzde ancak aile arşivlerinde veya sandıklarda yer alan giysiler ile ulaşılabilmektedir. Çağdaş kentlerin en önemli göstergelerinden birisi müzeler olup, dokuma ve giysi türü olarak çok zengin bir kültüre sahip olan Trabzon’da bu zenginliklerin yer alacağı, araştırmacılara kaynak oluşturacak, kültürel zenginliği tanıtıp, gelecek kuşaklara aktaracak müzelerin açılması umuduyla keyifli okumalar diliyorum.